🐇 En Âm Suresi 162 Ayet Arapçası Ve Türkçesi

Enâm Süresi 4. Ayet Tefsiri. 4: Böyle iken, ne zaman onlara Rablerinin âyetlerinden bir âyet gelse, hiç düşünmeden hemen ondan yüz çevirirler. 5: Kendilerine gerçeğin ta kendisi olan Kur’an geldiğinde onu da yalanladılar ve alaya aldılar. Elbette bir gün gelecek, alay ettikleri bu gerçekler ne imiş göreceklerdir. En'am suresi 79. ve 162. ayetler, arapçası ve tefsiri kısa [ATTACH] Şafii mezhebinde En'am suresi 79. ve 162. ayetler, namazın başında Sübhâneke duası 5LXF. Sonraki ❭ بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ وَجَعَلَ ٱلظُّلُمَٰتِ وَٱلنُّورَ ۖ ثُمَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُوا۟ بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ Elhamdu lillâhillezî halakas semâvâti vel arda ve cealez zulumâti ven nûrnûra, summellezîne keferû bi rabbihim ya’dilûnya’dilûne. Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. Türkçesi Kökü Arapçası hamdolsun ح م د الْحَمْدُ o Allah’a لِلَّهِ ki الَّذِي yarattı خ ل ق خَلَقَ gökleri س م و السَّمَاوَاتِ ve yeri ا ر ض وَالْأَرْضَ ve var etti ج ع ل وَجَعَلَ karanlıkları ظ ل م الظُّلُمَاتِ ve aydınlığı ن و ر وَالنُّورَ yine de ثُمَّ kimseler الَّذِينَ inkar edenler ك ف ر كَفَرُوا Rablerine ر ب ب بِرَبِّهِمْ eşler tutuyorlar ع د ل يَعْدِلُونَ Diyanet İşleri Başkanlığı Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. Diyanet Vakfı Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah´a mahsustur. Bunca âyet ve delillerden sonra kâfir olanlar hâla putları Rab´leri ile denk tutuyorlar. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah´a mahsustur. Yine de hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk tutuyorlar. Elmalılı Hamdi Yazır Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah´a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar. Ali Fikri Yavuz Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yapan Allah’a mahsustur. Sonra da Rablerini tanımıyanlar, ona, putları denk tutuyorlar. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Hamd o Allahın hakkıdır ki Gökleri ve yeri yarattı zulmetleri ve nuru yaptı, sonra da Hakkı tanımayanlar bunları kendilerini yaratana denk tutuyorlar Fizilal-il Kuran Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yoktan var eden Allah´a mahsustur. Durum böyleyken kafirler, bu yaratıkları Rabblerine denk tutuyorlar. Hasan Basri Çantay Hamd olsun — O gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden — Allaha. Kâfir olanlar bunca âyet ve delillerin zuhurundan sonra bunları veya bunlardan bir kısmını haalâ Rableriyle denk tutuyorlar. İbni Kesir Hamd; gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vareden Allah´a mahsustur. Sonra da kafirler bunları rabblarına denk tutuyorlar. Ömer Nasuhi Bilmen Hamd o Allah Teâlâ´ya mahsustur ki, gökleri ve yeri yaratmış ve zulmetler ile nûru var etmiştir. Sonra kâfir olanlar, bunları Rablerine denk tutuyorlar. Tefhim-ul Kuran Hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı nuru kılan Allah´adır. Bundan Sonra bile küfre sapanları, Rablerine birtakım varlıkları ve güçleri denk tutuyorlar. Warning includeturkce/bil/ Failed to open stream No such file or directory in C\inetpub\vhosts\ on line 27 Warning include Failed opening 'turkce/bil/ for inclusion include_path='.;.\includes;.\pear' in C\inetpub\vhosts\ on line 27 الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَجَعَلَ الظُّلُمَاتِ وَالنُّورَ ۖ ثُمَّ الَّذِينَ كَفَرُوا بِرَبِّهِمْ يَعْدِلُونَ Elehümdü lillahillezı halekas semavati vel erda ve cealez zulümati ven nur sümmellezıne keferu bi rabbihim ya’dilun Kelime Okunuşu Anlamı Kökü الْحَمْدُ El-Hamdu hamdolsun لِلَّهِ lillahi o Allah’a السَّمَاوَاتِ s-semāvāti gökleri وَالْأَرْضَ vel’erDe ve yeri وَجَعَلَ ve ceǎle ve var etti الظُّلُمَاتِ Z-Zulumāti karanlıkları وَالنُّورَ ve nnūra ve aydınlığı الَّذِينَ elleƶīne kimseler كَفَرُوا keferū inkar edenler بِرَبِّهِمْ birabbihim Rablerine يَعْدِلُونَ yeǎ’dilūne eşler tutuyorlar Abdulbaki Gölpınarlı Abdulbaki Gölpınarlı Hamt Allah’a ki gökleri ve yeryüzünü halketti, karanlıkları ve ışığı yarattı, sonra da kâfir olanlar, taptıklarını Rableriyle denk tutarlar. Abdullah Parlıyan Abdullah Parlıyan Her türlü eksiksiz övgüler, gökleri ve yeri yaratan, karanlığı ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Ama bunca ayet ve delillerden sonra, Allah’tan gelen gerçekleri örtbas edenler, hâlâ Allah’tan başka şeylere ilahlık yakıştırarak, onları Allah’a denk tutuyorlar. Adem Uğur Adem Uğur Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Bunca âyet ve delillerden sonra kâfir olanlar hâla putları Rab’leri ile denk tutuyorlar. Ahmed Hulusi Ahmed Hulusi Hamd; semâlar ve arzı yaratan, karanlıkları bilgisizlikler ve Nûr’u ilmi oluşturan Allâh’a aittir... Öte yandan, hakikati inkârda ısrar edenler, varsandıkları dışsal tanrılarını Rablerine hakikatlerindeki El Esmâ mertebesine denk tutarlar bunun sonucunda da şirk ortaya çıkar! Ahmet Varol Ahmet Varol Gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vareden Allah’a hamdolsun. Sonra, inkarcılar Rabblerine başkalarını denk tutuyorlar. Ali Bulaç Ali Bulaç Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı nuru kılan Allah’adır. Bundan Sonra bile, inkar edenler, Rablerine birtakım varlıkları ve güçleri denk tutuyorlar. Ali Fikri Yavuz Ali Fikri Yavuz Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yapan Allah’a mahsustur. Sonra da Rablerini tanımıyanlar, ona, putları denk tutuyorlar. Bayraktar Bayraklı Bayraktar Bayraklı Her türlü övgü, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah`a aittir. Bunca delilden sonra hakikati inkâr edenler, başka güçleri Rabbleri ile denk tutarlar. Bekir Sadak Bekir Sadak Hamd, gokleri ve yeri yaratan, karanliklari ve aydinligi vareden Allah’a mahsustur. Oyle iken, inkar edenler Rablerine baskalarini esit tutuyorlar. Celal Yıldırım Celal Yıldırım Hamd o Allah’a ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıkları ve aydınlığı düzenleyip var kılmıştır. Sonra da Hakk’ı inkâr edenler Rablarına, yaptıkları putları, putlaştırdıkları kişileri denk tutuyorlar. Cemal Külünkoğlu Cemal Külünkoğlu Her türlü övgü, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah`ın hakkıdır. Buna rağmen inkârcılar, başka güçleri Rableri ile eş tutarlar! Diyanet İşleri Diyanet İşleri Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyle iken inkâr edenler başka şeyleri Rablerine denk tutuyorlar. Diyanet Vakfı Diyanet Vakfı Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Bunca âyet ve delillerden sonra kâfir olanlar hâla putları Rab’leri ile denk tutuyorlar. Edip Yüksel Edip Yüksel Övgü, gökleri ve yeri yaratan, karanlığı ve ışığı var eden ALLAH’a yaraşır. Buna rağmen, inkârcılar Rab’lerini başkalarıyla denk tutuyor. Elmalılı Hamdi Yazır Elmalılı Hamdi Yazır Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar. Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yoktan var eden Allah’a mahsustur. Durum böyleyken kafirler, bu yaratıkları Rabblerine denk tutuyorlar. Gültekin Onan Gültekin Onan Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve nuru kılan Tanrı’yadır. Bundan Sonra bile, küfredenler, rablerine bir takım varlıkları ve güçleri denk tutuyorlar. Harun Yıldırım Harun Yıldırım Hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve nuru var eden Allah’ındır. Sonra da küfürlerinde bilinçli olarak ısrar edenler Rablerine eş tutuyorlar. Hasan Basri Çantay Hasan Basri Çantay Hamd olsun — O gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden — Allaha. Kâfir olanlar bunca âyet ve delillerin zuhurundan sonra bunları veya bunlardan bir kısmını haalâ Rableriyle denk tutuyorlar. Hayrat Neşriyat Hayrat Neşriyat Bütün hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah`a mahsustur. Buna rağmen tevhid hakikatini inkar edenler, başkalarını Rablerine denk tutarlar. İbn-i Kesir İbn-i Kesir Hamd; gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı vareden Allah’a mahsustur. Sonra da kafirler bunları rabblarına denk tutuyorlar. İlyas Yorulmaz İlyas Yorulmaz En büyük övgü, gökleri ve yeri yaratıp, sonra karanlığı ve aydınlığı var eden Allah’a aittir. Buna rağmen gerçekleri inkar edenler Rablerine ortak koşuyorlar İskender Ali Mihr İskender Ali Mihr Hamd semaları ve arzı yaratan, zulmeti ve nuru var eden Allah’a mahsustur. Sonra da kâfirler, Rab’lerine başka şeyleri eş denk, adl tutuyorlar. Kadri Çelik Kadri Çelik Bütün övgüler, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Bunca ayet ve delillerden Sonra küfre sapanlar rablerine başkalarını eşit tutuyorlar. Muhammed Esed Muhammed Esed Her türlü övgü, gökleri ve yeri yaratan, derin karanlığı ve parlak aydınlığı var eden Allaha özgüdür Ama hakikati inkara şartlanmış olanlar, başka güçleri Rableri ile eş tutarlar! Mustafa İslamoğlu Mustafa İslamoğlu Bütün hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah`a mahsustur. Buna rağmen tevhid hakikatini inkar edenler, başkalarını Rablerine denk tutarlar. Ömer Nasuhi Bilmen Ömer Nasuhi Bilmen Hamd o Allah Teâlâ’ya mahsustur ki, gökleri ve yeri yaratmış ve zulmetler ile nûru var etmiştir. Sonra kâfir olanlar, bunları Rablerine denk tutuyorlar. Ömer Öngüt Ömer Öngüt Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Sonra da kâfirler Rablerine başkalarını denk tutuyorlar. Sadık Türkmen Sadık Türkmen Gökleri ve yeryüzünü yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden, herşeyi yerli yerince güzel yapan Allah’tır! Yine de inkârcı kimseler başkalarını Rablerine denk tutuyorlar! Seyyid Kutub Seyyid Kutub Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı yoktan var eden Allah’a mahsustur. Durum böyleyken kafirler, bu yaratıkları Rabblerine denk tutuyorlar. Suat Yıldırım Suat Yıldırım Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’ın hakkıdır. Bir de kâfirler kalkmışlar, birtakım putları Rab’lerine eşit sayıyorlar! Süleyman Ateş Süleyman Ateş Hamdolsun o Allah’a ki, gökleri ve yeri yarattı, karanlıkları ve aydınlığı var etti. Yine de inkârcılar, Rablerine eşler tutuyorlar. Şaban Piriş Şaban Piriş Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah’a mahsustur. Yine de kafirler Rab’lerine başkalarını denk tutuyorlar. Tefhim-ul Kur'an Tefhim-ul Kur'an Hamd gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı nuru kılan Allah’adır. Bundan Sonra bile küfre sapanları, Rablerine birtakım varlıkları ve güçleri denk tutuyorlar. Yaşar Nuri Öztürk Yaşar Nuri Öztürk Hamt Allah’adır! O ki gökleri ve yeri yaratmış, karanlıklara ve nura vücut vermiştir. Sonra, gerçeği örtenler bunları Rablerine denk tutuyorlar. Yusuf Ali İngilizce Yusuf Ali İngilizce Praise be Allah, Who created the heavens and the earth, and made the darkness and the light. Yet those who reject Faith hold others as equal, with their Guardian-Lord. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Velâ tatrudi-lleżîne yed’ûne rabbehum bilġadâti vel’aşiyyi yurîdûne vechehus mâ aleyke min hisâbihim min şey-in vemâ min hisâbike aleyhim min şey-in fetatrudehum fetekûne mine-zzâlimîneSabah, akşam, razılığını dileyerek Rablerine dua edenleri kovma; ne onlardan, herhangi bir hususta sen sorumlusun, ne de senin amelinden onlara bir şey sorulur, onun için onları kovup da haksızlık edenlerden olma.Ey Nebim, kâfirlerin ve gafillerin keyfi için Sabah akşam -O’nun yüzünü Allah’ın rızasını dileyerek- Rablerine dua edenleri sakın yanından kovmaya kalkmayasın! Mü’minlerin dini ve siyasi konulardaki toplantılara katılmalarına ve görüşlerini açıklamalarına engel olmayasın! Onların eğer varsa bazılarının gizli ve kirli hesabından Senin üzerinde bir şey yükümlülük, Senin hesabından da onlara bir şey yükümlülük yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden olup kalırsın ve kınanırsın.O halde, Rablerinin rızasını isteyerek, sabah akşam Allah'a yalvaran, ekonomik ve sosyal yönden güçsüz olan insanları, inanmayan kimselerin; “çevresinde fakirler toplanmıştır” diye alay etmeleri yüzünden yanından kovma. Sen onların hesabından sorumlu değilsin, tıpkı onların da hiçbir şekilde senden sorumlu olmadıkları gibi. Öyleyse o fakirleri kovarsan, varlık sebebine aykırı davranmış Allah'ın rızasını dileyerek, sabahları erken ve akşama doğru Rablerine kulluk, ibadet ve dua edenleri kovma. Onların dînî-şer'i hesabıyla ilgili sana bir sorumluluk yok. Senin dînî-şer'i hesabınla ilgili de onların bir sorumluğu yok. Onları yanından kovduğun takdirde Allah'ın emirlerine âsi olan zâlimlerden Kur’ân-ı Kerim, 18/28; 26/ rızasını umarak sabah akşam O'na yalvaranları yanından kovma. Onların hesaplarından senin üzerine senin hesabından da onların üzerine bir sorumluluk yok ki, onları yanından kovup da zalimlerden Hibban ve Hakim`in Sa`d bin Ebi Vakkas rivayet ettiklerine göre bu ayeti kerime sahabenin fakirlerinden olan altı kişi hakkınd... Devamı..Sabah akşam -O'nun yüzünü rızasını dileyerekRablerine dua edenleri kovma. Onların hesabından senin üzerinde birşey yükümlülük, senin hesabından da bir şey yükümlülük yoktur ki onları kovman gereksin. Yoksa zalimlerden rızasını dileyerek sabah ve akşam O'na dua edenleri fakirleri, fakirlerle bir arada bulunmak istemiyen müşriklerin arzusuna uyarak, yanından kovma. Onların o fakirlerin görünüşte iyi olan halleri hakikatte fena olsa bile hesabından sana hiç bir şey gerekmez ve senin hesabından da onlara bir şey yoktur. Bunun için, onları kovarsan, zulmedenlerden Rablerinin rızasını umarak ona dua edenleri sakın kovma. Ne sen onlardan sorumlusun ne de onlar senden sorumlulardır ki onları kovup zalimlerden rızâsını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları yanından kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki, onları kovup da zâlimlerden sabah, Tanrılarına yalvararak, onun hoşnutluğun istiyen kimseleri kovmayasın sen, ne onların hesabından senin üstüne, ne de senin hesabından, onlara bir şey düşer, sen onları kovarsan zalimlerden olursunSırf Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na kulluk eden fakirleri, inkârcılar istiyor diye yanından uzaklaştırma! Sen fakirlerle berabersin diye ekâbir takımı iman etmese de onların hesabından sana hiçbir sorumluluk düşmez ve senin hesabından da onlara bir şey düşmez. Bu yüzden onları kovarsan zalimlerden 18/28, 26/112-114Mekke’deki bazı müşrik önderleri sözde ekâbir takımı, Hz. Peygamber’in köleleri ve onlara göre alt tabaka diye tabir edilen ... Devamı..Akşam ve sabah Allâh’ı yâd idenleri ve Allâh’ın vechini görmek istiyenleri tard itme ânların hesâblarını muhâkeme itmek sana düşmez nitekim ânlar da senin hesâblarına karışamazlar, sen ânları tard ider isen zâlimler gibi hareket itmiş olursın [1][1] Ba’zı eşrâf peygamber ’aleyhisselâma yanındaki zu’afâyı tard itmesini teklîf akşam, Rabblerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk yoktur, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur ki onları kovarak zulmedenlerden rızasını isteyerek sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.[176]Kureyş’in ileri gelenleri Hz. Peygamber’e, “Fakir müslümanları yanından kovarsan seninle gelir otururuz” demişlerdi. Hz. Peygamber de “Ben mü’minleri ... Devamı..Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O'na yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk; senin hesabından da onlara herhangi bir sorumluluk yoktur ki bunları kovup da zalimlerden olasın! Kureyş büyükleri Resûlullah yanına geldikleri zaman fakir müminlerin yanlarında bulunmasını istemiyorlardı. Resûlullah da onların isteklerin... Devamı..Sabah akşam Rab'lerine yalvarıp sadece O'nun hoşnutluğunu arzulayanları kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin. Senin hesabından da onlar sorumlu değil. Onları kovarsan zalim Allah'ın rızasını dileyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sen sorumlu değilsin, onlar da senin hesabından sorumlu değiller. Onları yanından kovduğun takdirde zalimlerden öyle rablarının cemalini istiyerek sabah, akşam ona dua edenleri yanından koğayım deme, sana onların hisabından bir şey yok, senin hisabından da onlara bir şey yok ki biçareleri koğub da zalimlerden olacaksınRabb'lerinin vechini¹ dileyerek sabah akşam² O'na yönelenleri Onların hesabından sen, senin hesabından da onlar sorumlu değil. Eğer onları kendinden uzaklaştırırsan zalimlerden⁴ olursun!1- Hoşnutluğunu, O\nunla birlikte olma arzusunu. 2- Devamlı, gün boyu. 3- Statüleri gereği toplumun ileri gelenlerinin beğenisi için, yoksul, yoks... Devamı..Sabah, akşam Rablerine, sırf Onun cemâlini dileyerek, düâ edenleri huzurundan koğma. Onların kâfirlerin hesabından hiç bir şey sana, senin hesabından hiç bir şey de onlara âid değildir. Onları fakirleri koğarsın amma zaalimlerden O'nun rızâsını isteyerek sabah akşam Rablerine duâ edenleri kovma! Onlarınfakir mü'minleri senin yanında görmek istemeyen o müşriklerin hesâbından sana bir şey yok, senin hesâbından da onlara bir şey yok ki onları o mü'minleri kovup da zâlimlerden olasın!22Kureyş reislerinden birkaçı Peygamber Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselâm’ın huzûruna gelip dediler ki “Mü’minlerin fakirlerinden Ammar bin Yâsir, Sü... Devamı..Sabah akşam Rablerini görmedikleri halde, yalnızca onun rızasını kazanmak için ibadet edenleri, sakın ola ki terk etme dışlama. Onların hesabından senin bir sorumluluğun olmadığı gibi, senin hesabından da, onlar için bir sorumluluk yok. Eğer onları dışlarsan terk edersen, kendine zulmedenlerden akşam çalaplarına yalvarıp Ona kavuşmayı dileyenleri sakın yanından kovma. Onların hesabı senden sorulmaz. Senin hesabın da onlardan sorulmaz. Eğer onları kovacak olursan kıyıcılık etmiş yüzü, zatı uğrunda sabah, akşam Rablerine ibadet edenleri [⁷] kovma. Onların amellerinin hesabından sana bir şey düşmez, senin hesabından sana da onlara hiçbir şey düşmez. Onları kovacak olursan zalimlerden olursun.[7] Sabah, akşam namaz kılanları veya Allah'ı akşam Rablerinin Zat’ını /cemâlini [vechehu]¹⁶ isteyerek O’na dua edenleri/yakaranları yanından kovma! Ne onların hesabından sana, ne de senin hesabından onlara bir sorumluluk vardır. Onları kovarsan zalimlerden olursun!¹⁷16 Allah’ın vechinden kasıt aslında Zât’ıdır. Bunu “cemâlullah”, “Allah’ın rızası” veya “Allah’ın hoşnutluğu” diye çevirenler de vardır. Bu çevirileri... Devamı..Sabah akşam, rablerinin rızasını isteyerek O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından senin üzerinde bir şey yükümlülük, senin hesabından da onların üzerine bir şey yükümlülük yoktur ki onları kovup da böylece zalimlerden olasın.Yani, “Onları kovman için hiçbir neden yok. Eğer geçmişte kötü bir şeyi yapmışlarsa, bunun hesabını verecek olan yine kendileridir, sen değilsin. Çün... Devamı..Rab’lerinin hoşnutluğunu kazanmak için, sabah akşam O’na yalvaran o fakir, fakat tertemiz mümin kulları yanından kovma! Kendini beğenmiş inkârcılar, bu müminleri yanından uzaklaştırmadın diye iman etmeyeceklerse, varsın iman etmesinler! Korkma, sen onlardan dolayı sorumlu değilsin, onlar da senden dolayı sorumlu değiller! Yani, sen onların bu tür saçma gerekçelerle inkâra saplanmalarından dolayı sorumlu tutulacakdeğilsin ve dediklerini yapıp fakir müminleri yanından kovacak olursan, onlar da seni azaptan kurtaracak değiller. O hâlde, ne diye onları yanından kovup zâlimlerden olasın ki?Vechesini / cemalini / rızasını isteyerek Akşamları ve Sabah Erken Vakitler rabb’lerine dua edenleri küçümseyerek kovma! Senin hesabından onlara hiçbir şey yoktur; Onların hesabından da sana hiçbir şey yoktur. Onları küçümseyerek kovarsın; Zâlimler’den sabah akşam Rablerine yalvarmak ve yüz suyu dökmek için gelenleri, huzurundan kovma! Çünkü onların sana bir yükü yok, Senin de onlara bir yükün yok. Onları huzurdan kovman haksızlık olur.[3]Rabbinin rızasını isteyerek sabah akşam Allah’a yalvaranları kovma! Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluluk yoktur! Yaptıkları hatalar yüzünden yanından kovarak zalimlerden olma! Bil ki Rabbin bağışlayan, esirgeyendir. Sakın Rabbinin bağışlayıcılığına, esirgeyiciliğine karışma!O’nun rızasını isteyerek Rablerine sabah akşam dua edenleri kovma! [*] Onların hesabından sana herhangi bir şey sorumluluk, senin hesabından da onlara herhangi bir şey sorumluluk yoktur ki onları kovup da zalimlerden olasın. [*]Bu ayet Hûd 1127-30, Kehf 1828, Şuarâ 26114 ve 215. ayetlerle birlikte okunmalıdır.,Bu ayet Bakara 2134, 141, 272, 286, Enâm 6164, İsrâ 1713-1... Devamı..Sen, sabah akşam Rablerine, sadece Onun rızasını kazanmak isteyerek dua edenleri huzurundan kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluk yok ki, onları kovup da zalimlerden Kureyşin ileri gelenleri, Efendimiz, Suhayb, Bilâl, Ammar ve Selmân gibi fakir Müslümanlarla beraberken yanına gelip “Ey Muhammed! Sen kavminden va... Devamı..O halde, Rablerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na yalvaranları[n hiç birini] yanından kovma. ⁴¹ Sen onlardan hiçbir şekilde sorumlu değilsin -tıpkı onların da hiçbir şekilde senden sorumlu olmadıkları gibi- ⁴² bu nedenle onları kovma hakkına sahip değilsin yoksa zalimlerden olurdun. ⁴³41 Rivayetlere göre bu ve bundan sonraki ayet, Müslümanların Medine’ye hicretlerinden yıllar önce, Mekke’deki bazı müşrik liderlerin, Hz. Peygamber’in... Devamı..O’nun hoşnutluğunu arzulayarak, sabah akşam Rablerine yalvaranları huzurundan kovma! Zira ne onların hesabı sana düşer ne de senin hesabın onlara düşer. Bu takdirde onları kovarsan onlara haksızlık eden zalimlerden olursun. 11/29, 18/28, 26/114, 10/41, 2/120-145Ve Rablerinin rızası uğruna sabah akşam[¹⁰⁵¹] O’na kulluk eden hiç kimseyi huzurundan kovma! Ne onların yaptıkları şeyden dolayı sen hesaba çekilirsin ne de senin yaptıklarından dolayı onlar hesaba çekilirler. Sözün özü onları kovarsan zalimlerden olursun.[¹⁰⁵²][1051] Yani “daima..” [1052] Bizce bu âyet bir önceki âyetle doğrudan ilişkilidir. Önceki âyette, âhiret inancında pürüz olan insanların inanç pro... Devamı..O zâtları yanından kovma ki, sabah ve akşam Rablerine O'nun cemalini dileyerek dua ederler. Senin aleyhine onların hesabından birşey yoktur, ve senin hesabından da onların üzerine birşey yoktur ki, onları kovup da zalimlerden akşam Rab'lerine, sırf O'nun cemaline ve rızasına müştak olarak niyaz edenleri yanından kovma. Ne sen onlardan, ne de onlar senden sorumlu değilsiniz ki onları kovup da zalimlerden olasın. [18, 28; 26, 112-114]İlk Müslüman cemaat arasında Habbab, Bilal, Ammar, Suheyb gibi köleler ve fakirler vardı. Kureyşin ileri gelenleri Hz. Peygamber “... Devamı..Sabah akşam Rablerinin rızasını isteyerek, O'na yalvaranları kovma. Onların hesabından sana bir sorumluluk, senin hesabından da onlara bir sorumluk yok ki, onları kovup da zalimlerden olasın!Allâh'ın rızâsını murâd iderek akşam ve sabah rablerine du'â ve 'ibâdet idenleri meclisinden tard itme. Onların hesâblarıyla sen mükellef değilsin ve onlar da senin hesâbınla mükellef değildirler. Onları tard idersen zâlimlerden olursun. [¹][1] Kureyş'in ruesâsından Akra' ibni Veyse'l Temîmî ve 'Ayîne bin Hısne'l Ferâzî cemâ'atlerinden bir kaç kişi ile Rasûl-ü Ekrem'in nezdine geldiler. O... Devamı..Sabah, akşam dua edip Rablerinin yüz göstermesini isteyenleri uzaklaştırma. Onların hesabı senden sorulmaz. Senin hesabın da onlardan sorulmaz. Onları uzaklaştırırsan yanlış yapanlardan isteyerek sabah akşam Rab'lerine dua edenleri kovma. Onların hesabından sana bir şey ve senin hesabından onlara bir şey yoktur ki onları kovup da zalimlerden akşam Rablerinin rızasını dileyerek Ona dua edenleri yanından kovma. Ne onların hesabından sana bir sorumluluk vardır, ne senin hesabından onlara. Sakın onları kovup da zalimlerden akşam, yüzünü isteyerek Rablerine yalvarıp yakaranları kovma! Onların hesabından bir şey sana ait olmadığı gibi, senin hesabından bir şey de onlara ait değildir. O halde onları kovarsan zalimlerden ķovma anları kim ŧaparlar çalabı’larına irte ya'nį irte. namāzı daħı gice ya'nį gice namāzı dilerler anuñ rıżāsını. degül senüñ üzerüne anlaruñ ḥisābından nesene [66b] daħı degül senüñ ḥisābuñdan anlaruñ üzere nesene pes ķovasañ anları pes olaśañ yā Muḥammed ol kişileri ki duādalar Çalaplarından ṣabāḥlarda vegicelerde isterler Tañrı Taālānuñ rāżılıġını. Senüñ üstüñe degüldür anla‐ruñ ḥisābı bir nesnede, senüñ ḥisābuñ daḫı anlar üstine degüldür birnesnede. Anları sürseñ ẓālimlerden olursın.Ya Rəsulum! Rəbbinin camalını rizasını diləyərək səhər-axşam Ona dua edənləri yanından qovma. Onların əməllərini sənə, sənin əməllərinin isə onlara heç bir dəxli yoxdur. Buna görə də onları qovsan zalımlardan not those who call upon their Lord at morn and evening, seeking His countenance. Thou art not accountable for them in aught, nor are they accountable for thee in aught, that thou shouldst repel them and be of the not away those who call on their Lord morning and evening, seeking His face.870 In naught art thou accountable for them, and in naught are they accountable for thee,871 that thou shouldst turn them away, and thus be one of the Face wajh see 2112, n. 114, and 1828 . R. 871 Some of the rich and influential Quray sh thought it beneath their dignity to listen to Muhamm... Devamı.. Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Kul inne salâtî venusukî vemahyâye vememâtî liAllâhi rabbi-l’âlemîneDe ki Şüphe yok, namazım da, ibadetlerim de, diriliğim de, ölümüm de alemlerin Rabbi olan Allah içindir ki. De ki "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm hepsi ve sadece âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” Çünkü riyakârlık ve din istismarcılığı şirktir.De ki “Bakın benim namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm yalnızca alemlerin Rabbi olan Allah adınadır. Yani tüm yaptığım şeyleri O emretti diye yapar, yapmadığım şeyleri de, O yasakladığı için yapmam.“Benim namazım, kurbanım, ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden, âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah rızası içindir" ki "Benim namazım, ibadetlerim, yaşamam ve ölümüm hep alemlerin Rabbi olan Allah içindir."De ki 'Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah'ındır.'Deki “Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”De ki İbadet ve namazım, haccım, yaşamım, ölmem, âlemlerin sahibi olan Allah’ ki “Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.”[127]162,163. De ki Benim namazım, benim niyazım, dirliğimle, ölümüm âlemlerin Tanrısı olan Allahadır, onun ortağı yoktur, ben bununla buyruldum, ben ilkiyim Müslimlerin»De ki “Benim salâtım yakarışım, yönelişim, Hakk'tan yana duruşum, ibadetlerim faydalı eylemlerim, hayatım ve ölümüm yalnızca âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.”161, 162, 163. Ânlara di ki "Rabbim beni doğrı yola sevk itmişdir. Beni hak dîne mazhar iyledi. O dîn hakka îmân iden ve müşrik olmıyan İbrâhîm’in dînidir benim ’ibâdetim a’mâlim hayâtım ve memâtım rabbu’l âlemîn içündir. Bu dîn bana emr olunmuşdur. Ben müslimînin evveliyim."De ki "Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, alemlerin Rabbi Allah Muhammed! De ki “Şüphesiz benim namazım da, diğer ibadetlerim de, yaşamam da, ölümüm de âlemlerin Rabbi Allah içindir.”De ki Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir. Meâlde kurban olarak tercüme ettiğimiz "nüsük" kelimesi bazı müfesirlerce ibadet olarak açıklanmıştırDe ki "Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm evrenlerin Rabbi olan ALLAH içindir."De ki Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah de cidden namazım, ıbadetlerim, hayatım, mematım hep rabbül'âlemîn olan Allâh içindirDe ki “Benim salâtım¹, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabb'i olan Allah Duam, yönelmem, desteğim. 162,163. De ki Şübhesiz benim namazım da, ibâdetlerim de, dirimim de, ölümüm de hiç bir ortağı olmayan, âlemlerin Rabbi Allahındır. Ben böylece emrolundum. Ben bu ümmetde müslüman olanların ilkiyim».De ki “Şübhesiz benim namazım da ibâdetlerim de hayâtım ve ölümüm de âlemlerin Rabbi olan Allah içindir!”Deki “Namazım, bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”De ki "Benim tapmam da, tapkılarım da, dirim de, ölüm de bütün varlıkların çalabı olan Allah’ 162. Onlara de ki — Rabbim beni doğru yola, yani muvahhid-i pâk olan yani İbrahim/in milleti olan dosdoğru bir dine götürmüştür. İbrahim müşriklerden değildir».Yine De ki “Muhakkak ki Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi Allah içindir.”De ki “Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi Allah içindir.”Ey Müslüman! Bu mükemmel tevhid inancının pratik hayata nasıl yansıtılacağını öğretmek üzere, onlara de ki “Benim duâ ve yakarışlarım, namaz, zekat, oruç, hac ve kurban başta olmak üzere bütün ibâdetlerim, kısacası hayatım ve ölümüm, yalnızca âlemlerin yegâne sahibi, efendisi ve Rabb’i olan Allah içindir!” Sadece O’nun rızasını kazanmak için ve yalnızca O’na yönelerek duâ ve ibâdet ederim; ancak O’nun egemenlik ve otoritesine boyun eğerek yaşarım ve ancak O’nun uğrunda canımı veririm! ZiraDe ki -“Benim namazım, ibadetlerim, diriliğim, ölümüm Âlemler’in rabbi Allah içindir”.Benim dualarım da, ibadetlerim de, yaşamım ve ölümüm de, kainatı çekip çeviren Allah içindir.“Şüphesiz benim salatım, Allah yolunda bilgilenmem, bilinçlenmemdir. Allah yoluna kurban verdiklerim, bütün hayatım, ölümüm, hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.” De ki “Şüphesiz ki benim [salât]ım desteğim, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah Ve “Benim namazım, ibâdetlerim, hayatım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan ve ortağı bulunmayan Allah içindir. Ben bununla emrolundum ve böyle inanarak Müslüman olanların ilki de benim.” ki “Bakın, benim namazım, [bütün] ibadetlerim, hayatım ve ölümüm [yalnızca] bütün âlemlerin Rabbi olan Allah içindir,De ki “Benim bütün bedensel ve mali ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi/sahibi Allah içindir.” 39/11...15, 27/91, 51/56De ki “Benim tüm istek ve arzum,[¹¹⁵⁰] bütün ibadetlerim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir![¹¹⁵¹][1150] Lafzen “salâtım”. Burada, salâtın “dua, istek, destek istemek - destek vermek” gibi kök anlamlarına bir atıf Bkz 512 ve 87 15, notlar 20 v... Devamı..De ki Benim namazım, ibadetlerim ve diriliğim ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ içindir.»162, 163. De ki “Benim namazım da, her türlü ibadetlerim de, hayatım da ölümüm de hep Rabbülalemin olan Allah'a aittir. Eşi ortağı yoktur O'nun. Bana verilen emir budur. O'na ilk teslim olan da benim. [21, 25; 10, 72; 2, 130-132; 12, 101; 10, 84]De ki "Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep alemlerin Rabbi Allah içindir."Di ki Benim 'ibâdetim, kurbânım ve haccım, hayâtım ve memâtım 'âlemlerin rabbi olan Allâh Tela'ya hâlisdir. De ki “Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm, varlıkların Rabbi olan Allah ki-Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah ki Namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm, Âlemlerin Rabbi olan Allah ki "Benim namazım/duam, kulluğum/bağışım, hayatım, ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir."eyit “bayıķ namāzum, daħı kurbanūm, daħı dirligün daħı ölmegüm Tañrı’nuñdur 'ālemler çalabı’sı.”Eyit yā Muḥammed Taḥḳīḳ benüm namāzum ve barça ibādetüm ve ḥücce‐tüm ve dirligüm daḫı ölümüm Tañrı Taālāyadur, ālemler “Mənim namazım da, ibadətim də, həyatım və ölümüm də aləmlərin Rəbbi Allah üçündür!Say Lo! my worship and, my sacrifice and my living and my dying are for Allah, Lord of the "Truly, my prayer and my service of sacrifice, my life and my death, are all for Allah, the Cherisher of the Worlds

en âm suresi 162 ayet arapçası ve türkçesi